“Kalpler fethedilmeden şehirler fethedilemez…”
O, çağları aşan bir bilgelikle geldi. Adı Akşemsettin’di; ilmin aşk ile yoğrulduğu, hikmetin nefes aldığı bir ömür sürdü. Zamanın çok ötesinde bir derinliğe sahipti; gözleriyle değil, gönlüyle görürdü. Ona göre gerçek zafer, insanın kendi nefsini aşmasıydı. Ve İstanbul’un surlarına yürüyen Fatih’in yolunu, önce kalbine inerek aydınlattı.
Akşemsettin, yalnızca bir alim değil, gönülleri dirilten bir mürşitti. Maddeden manaya uzanan köp ...